Gazi Erdal ÖZBİLEN ile Söyleşi

Gazi Erdal ÖZBİLEN ve TSKMEV İzmir Temsilcimiz E.Alb. Ömer ÜNAL

Gazi Erdal ÖZBİLEN,  25 Haziran 1997 tarihinde, Çukurca/Hakkari’de görevi esnasında el bombasının patlaması suretiyle, gazi oluyor. “Bu vatan bize emanet ve bu emaneti ilelebet korumak görevimizdir. Patlamada sağ elimin parmaklarını kaybettim. Bu vatan için elimiz değil, canımız feda olsun.” diyen koca yürekli gazimizle, İzmir Temsilcimiz E.Alb. Ömer ÜNAL, gururla okuyacağınızı düşündüğümüz bir söyleşi gerçekleştirdi.

Erdal Bey, bize kendinizden bahseder misiniz?

Ben 4’üncü derece gazi Erdal ÖZBİLEN. 3 Haziran 1976 tarihinde İzmir’de dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve lise tahsilimi İzmir’de tamamladım.  1998 yılında askere gittim. Acemi eğitimimi Hatay’da tamamlamamı müteakip, dağıtımım Hakkâri ili Çukurca ilçesi Hakan Tepe Çayırlı Karakoluna çıktı. Görev esnasında el bombasının patlaması sonucu gazi oldum. Bu vatan bize emanet ve bu emaneti ilelebet korumak görevimizdir. Bu patlamada sağ elimin parmaklarını kaybettim. Bu vatan için elimiz değil canımız feda olsun. 

Bunun dışında, evliyim, üç çocuğum var. Büyük oğlum Ali Burak 22 yaşında, tıp fakültesi talebesi, ikinci oğlum Talha 18 yaşında, üniversiteye hazırlanıyor. Üçüncü çocuğum Zekeriya ise 14 yaşında, lise talebesi. Devletin bana verdiği iş imkânıyla Sosyal Güvenlik Kurumunda (SGK) görev yapmaya başladım. Halen çalışmaya devam ediyorum. Görev yaptığım sırada üniversite sınavlarına girip Halkla ilişkiler ve Reklamcılık bölümünü kazandım ve eğitimimi tamamlayarak diplomamı aldım. Benim için ailemle geçirdiğim zaman her şeyden önemlidir. Amacım evlatlarımın vatanına ve milletine hayırlı birer birey olması, büyüğünü sayması, küçüğünü sevmesi ve vatanına sahip çıkması için yetiştirmektir.

Erdal Bey, biraz da gazi olduğunuz dönemden bahsedelim mi?

1977/3 tertip olarak acemi eğitimimi Hatay’da yaptım. Görevde iken buranın askerlerinin genelde Doğu veya Güneydoğu’da göreve gönderildiklerini öğrenmiştik. Acemi birliğinde terörle mücadele için timler oluşturuluyor ve eğitimler, timler tarafından yapılıyordu. Biz 400 kişilik bir bölükte bir tim olarak seçildik. On beş kişi, on beş kahramandık. Ben Roket atar (RPG-7) nişancısıydım. Timimiz o dönemde en seçkin erlerden oluşturulmuştu. Bölük Komutanımızın ismi Yzb. Fesih KURT idi. Çok iyi bir komutandı. Komutanımı hiç unutmuyorum. Eğitimde, “Çocuklar; bana atış flamasını alın, başka bir şey istemiyorum” demişti. Biz de atış flamasını alıp, komutanımızın emrini yerine getirerek göğsünü kabartmış ve dağıtım iznine çıkmıştık.

Dağıtım izninde eşim ile nişanlandık. Müteakiben usta birliğim olan Hakkâri ili, Çukurca ilçesine gitmek üzere yola çıktım. 1992 yılı Şubat ayında görev yerimde el bombasının patlaması sonucu gazi oldum. Beni ilk önce helikopter ile Hakkâri Devlet Hastanesine, daha sonra da Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Askeri Hastanesine sevk ettiler. Tedavi sırasında altı defa ameliyattan sonra taburcu ettiler.

Gazilik sonrası hayatınızdaki değişimlerin yaşantınıza nasıl etkileri oldu?

Tedaviden sonra GATA’dan çıkınca kendimi büyük bir boşlukta hissettim. Evin tek çocuğuydum ve ailemin durumu iyi sayılmazdı, ayrıca nişanlıydım. Tedavim sırasında ailemin ve nişanlımın haberleri olmaması için çok uğraştım. Ailemin üzülmesini istemiyor, beni sağlıklı şekilde görmelerini umut ediyordum. Eve geldiğimde ve ailemi ilk gördüğümde annem ve babam çok metanetli görünüyordu fakat kendi odalarına çekildiklerinde sessizce ağladıklarını hissediyordum. Nişanlımla ilk buluşmamızda bu olacaklardan korkar iken, o bana, seninle her şeye varım demişti. Benim için orada her şey yeniden başladı. Bu sayede hayata adaptasyon sürecine girdim, çeşitli fizik tedavileri ve hastanelerde geçen yaşam bir yaşam… Şükür ki bu vatan için verilecek kanımız varmış.

Mehmetçik Vakfıyla nasıl tanıştınız?

Mehmetçik Vakfıyla tanışmam ilk olarak acemi birliğinde oldu, tesadüfen orada bulunuyorlardı. Belki de tesadüf değildi. Orada görev yapan komutanımız tanıştırmıştı bizi. Daha sonra GATA’da tedavim devam ederken gerekli işlemler için bir araya gelmeye başladık. Evimizi ziyaretler ve özel günlerde telefonlaşma ile devam ettirdik iletişimimizi. Komutanlarımız bizleri işyerinde ziyaret ederek gururlandırdılar. Gazi olduğum ve TSKMEV ailesinin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. Mehmetçik Vakfı ve yöneticileri olan güzide komutanları bizim her zaman yanımızdalar, iyi ki varlar. Her daim bizim yanımızda olmaları ve bize bunu hissettirmeleri büyük bir mutluluk…

Mehmetçik Vakfına yardım yapmayı düşünen insanlara bir mesaj iletmek ister misiniz?

Mehmetçik Vakfı, bu ülkeyi kanıyla, canıyla koruyan Türk insanının asil evlatları için canhıraş çalışan her zaman maddi ve manevi yönden yanımızda olduğunu hissettiren bir Vakıftır. Şehit yakınları ve gaziler olarak biz memnunuz, Allah da memnun olsun inşallah. Mehmetçik Vakfına bağış yapanlar bağışlarının doğru yere gittiğinden emin olsunlar. Yapmış oldukları bağışlar düzenli olarak yerlerine ulaşıyor. Vakfa emeği geçenlere ve destek olanlara minnettarız. İyi ki varlar!

Sizce toplumun gaziye bakış açısı nasıl?

Bana göre, toplumuzda gazi bir milletin gözbebeğidir. Bizim insanımız askerine, şehidine, gazisine hep sahip çıkmıştır. Gittiğimiz her yerde gazilik makamının kutsallığını bize en iyi şekilde hissettirmişlerdir sağ olsunlar.

Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?

Bu vatana canımız feda olsun. Biz Türk evlatları vatan için büyür, vatan için ölürüz. Bu ülkeyi huzur ve güven içinde yaşatmak için çok bedel ödendi ve hala ödeniyor. Bizler bunun için buradayız. Vatan ve millete hayırlı birer birey olmak, hayırlı evlat yetiştirmek en büyük arzumuzdur. Her koşulda ve şartta yanımızda olan, bizlerden desteğini esirgemeyen Mehmetçik Vakfına ve tüm bağışçılarımıza saygılarımı sunuyorum.

Önceki Sonraki