

Gazi Kızı Rabia BAYRAM ve İstanbul Avrupa Yakası Temsilcimiz E.Alb. Süleyman ÇAKIR
Gazi Yüksel BAYRAM, 1999 doğumlu. İstanbul Gelişim Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik ve Fakültesi, Mimarlık Bölümü son sınıf öğrencisi. “Okumamın, belli bir yere ulaşmamın ve çalışmamın temel gayesi her şeyden önce vatanıma, milletime hayırlı bir evlat, bu ülkeye layık bir birey olabilmek ve ülkemi ileri götürebilmektir. Bu ülkeye değer katacak eserler bırakmak en büyük arzum.” diyerek yaşından büyük bir olgunlukla vatan sevgisini ifade eden Rabia ile gururla okuyacağınızı düşündüğümüz bir söyleşi gerçekleştirdik.
Rabia, bize kendinden bahseder misin?
Merhabalar, Öncelikle şunu söylemek isterim ki sizinle röportaj yapacağım için çok mutluyum. Mehmetçik Vakfı ailesinin önemi benim için her zaman çok büyük oldu, o yüzden sizinle burada olmak çok güzel. Kendimden bahsedecek olursam, ben Rabia BAYRAM, 22 yaşındayım, Ağrı’da doğup büyüdüm. Babam, ben hayata gözlerimi yeni açmışken, Şırnak’ta yaptığı vatani görevi esnasında terörle mücadele gazisi oluyor. Ailem hala Ağrı’da yaşıyor fakat ben eğitimim için İstanbul’a geldim. İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Mimarlık son sınıf öğrencisiyim. Ayrıca Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi, Emlak ve Emlak Yönetimi bölümünde öğrenciliğime devam ediyorum. Okulum bitmek üzere, umarım işini layıkıyla yapan bir iyi bir mimar olabilirim.
Mehmetçik Vakfı ile ilk tanışman ne zaman ve nasıl oldu?
Aslında, Mehmetçik Vakfını kendimi bildim bileli tanıyorum. Bazen bir kurumu ve içindeki insanları tanımak için yüz yüze görüşmenize gerek kalmıyor çünkü onlar size varlıklarını hissettiriyor, yanınızda oluyor ve bir şekilde yarım eli uzatıyorlar. Gerek kültür gezileri, gerek kurban bayramında gönderdiğiniz konserve kavurmalar, gerekse özel günlerde gönderdiğiniz tebrik kartları olsun, bunlar benim Mehmetçik Vakfıyla tanışmamın ilk adımlarıydı diyebiliriz. Fakat benim hafızamda en çok yer kaplayan ve hala yüzümde tebessümle hatırladığım, bayramlarda aldığım tebrik kartlarıdır. Bayramlarda gözüm hep yolda olurdu. Vakfımın bana birkaç gün önceden “Sevgili kızımız, bayramınızı kutlar, ailenizle beraber nice bayramlar görmenizi dileriz.” diye bir kart göndermesi beni çok mutlu ederdi ve ben bayramın geldiğini o zaman anlardım. Ben bu kartların hepsini hala saklarım, hatta bazen kaybolan var mıdır acaba diye sayarım bile… Hepsi benim için çok anlamlıdır çünkü… Sonra 2016 yılı kültür gezisine katıldım. Gezi sırasında tüm görevli Vakıf personelinin bize gösterdiği yakınlık ve sevecenlikle hepsi bizim ablamız, abimiz, babamız oldu. İrtibatımızı o günden sonra hiç kesmedik. 2016 gezisinin bir ayağı da Vakfımızı tanımaya yönelikti. İlk kez o zaman Vakfın genel merkezini gördüm. Dönemin Vakıf Genel Müdürü de bize aynı sevecenliği ve yakınlığı gösterdi. Artık Vakfım benim için bir şekle bürünmüş sıcak bir yuva haline gelmişti. Gezi esnasında diğer Şehit ve Gazi çocukları ile tanışma fırsatım oldu. Hâlâ da görüştüğüm ve hayatımda hep ayrı bir yere koyduğum arkadaşlarım var. O zamandan beridir Vakfımıza gidip gelmeye, İstanbul’daki Temsilciliklerimizi ziyaret etmeye ve bağlarımı sıkı tutmaya çalışırım. Çünkü buranın bir kurumdan çok bir aile olduğuna inanıyorum. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa İstanbul’da Temsilciliklerimizdeki abilerimle, ablalarımla konuşurum. Bu zamana kadar her ihtiyacımda yanımda oldular. Buradan hepsine tek tek teşekkür ediyor, sevgilerimi gönderiyorum. Bana gösterdikleri bir tebessüm bile benim için çok kıymetlidir. İyi ki varlar…
Gazi bir babanın kızı olmanın senin için anlamı nedir? Bunun hayatına olan yansımalarını bizimle paylaşır mısın?
Vatanı için fedakârlık yapmış bir babanın evladı olmak her şeyden önce benim için göğsümü kabartan saf bir gurur… Bu, en baskın ve kendimi bildim bileli hissettiğim en güzel duygudur. Bu durum ayrıca ülkemle olan bağlarımı da güçlendirip, ülkeme daha çok sahip çıkmak ve ileriye taşımak gibi duygu ve düşünceleri de beraberinde getiriyor. Yollarım, ortak bir kaderimiz olan, hayatın bizi aynı yerlerden yaraladığı insanlarla da kesişti. Anlamayı ve destek olmayı öğrendim. Hayata başka bir açıdan bakmayı ve hayatına Gazi olarak devam eden Mehmetçiklerimizi gördükçe her daim güçlü kalınması gerektiğini fark ettim. Bunlarla beraber Mehmetçik Vakfı da hayatıma dâhil oldu ve beraberinde güzel yansımaları da hayatıma dâhil etti. Orada sizin gibi insanların olması, bizimle aynı pencerelerden bakmanız, her konuda birbirimize yardımcı olmaya çalışmamız hayatımı kolaylaştırdı. Bunun yanında beraber acısıyla tatlısıyla aklımın en güzel köşelerinde saklayacağım nice anı benim hayatımı güzelleştirdi ve bana değer kattı.
Gelecek için yaptığın planlardan ve hedeflerinden biraz bahseder misin bize?
Gazi kızı olarak büyümek, beni aynı zamanda bazı hassasiyetlerle büyüttü diyebilirim. Bayrağımız her daim dalgalansın diye bu ülke çok bedel ödedi. Bunlardan birini de benim babam ödedi ve hâlâ ödemeye devam ediyoruz… Dolaysıyla vatanımız, sahip olduğumuz en kıymetli kutsalımızdır. Şehit ve Gazi Mehmetçik çocukları olarak bu konuda daha hassas olmamız ve babalarımızın kanını döktüğü bu bayrağı layıkıyla taşımamız gerektiğine inanıyorum. O yüzden eğitim hayatımda bu benim mottomdur diyebilirim. Ne zaman bir şey zor gelse ve bırakmaya yeltensem hep bunu hatırlarım. Okumamın, belli bir yere ulaşmamın ve çalışmamın temel gayesi her şeyden önce vatanıma, milletime hayırlı bir evlat, bu ülkeye layık bir birey olabilmek ve ülkemi ileri götürebilmektir. Bu ülkeye değer katacak eserler bırakmak en büyük arzum. Mimarlık bölümünü seçerken de en büyük nedenim bu oldu. Tabii bunları hedeflerken Mehmetçik Vakfı hem maddi, hem manevi olarak her zaman yanımdaydı. En büyük hayallerimden biri; bir gün Vakfımın bağışçısı olmak, şu an Mehmetçik Vakfı aracılığıyla bana yardım eli uzatan insanlar gibi, bir gün Vakfım aracılığıyla Şehit ve Gazi çocuklarına yardım eli uzatabilmek ve onların hayallerine giden yolları açmak…
Son olarak, diğer Şehit – Gazi çocukları ve Mehmetçik Vakfı Dergisi okuyucularına neler söylemek istersin?
Öncelikle, bu yazıyı okuyan Vakfımızın evlatlarından kültür gezisine hiç katılmamış olan arkadaşlarımız varsa, mutlaka gezilere katılmalarını öneririm. Bu, birbirimize aşina olmamız ve hem birbirimizle, hem de Vakıfla olan bağlarımızı güçlü tutmamız için çok güzel bir fırsat. Ayrıca bu gezilerde bağışçılarımızı görüp, onlarla tanışabilirler. Ben onları görmekten ve sohbet etmekten çok büyük mutluluk duyuyorum. Buradan tüm Şehit ve Gazi çocuklarına kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum. Onlara; “Her şeyin başında birbirimize kenetlenelim, bağlarımızı koparmayalım ve birbirimize sahip çıkalım.” demek istiyorum. Çünkü hepimizin kaderi belli bir noktada kesişiyor ve hepimiz ortak acıların meyveleriyiz belki de… Vakfı hep sıcak bir yuva, orada çalışan herkesi abim, ablam olarak gördüm. Bana her konuda yardımcı oldular, olmaya çalıştılar. O yüzden arkadaşlarıma önerim, hiçbir zaman Vakıfla bağlarını kopartmamaları olur. Birbirimize kenetlenelim, Vakfımıza kenetlenelim ve her zaman bir bağımız olsun. Mehmetçik Vakfı Dergisi okuyucularına ve tüm yüce gönüllü bağışçılarımıza da şükranlarımı sunuyorum. İyi ki varlar…
Önceki Sonraki