

Şehit Necdet Ayhan’ın oğlu: İsmail Ayhan
Şehit Necdet Ayhan’ın oğlu iletişim fakültesi öğrencisi İsmail Ayhan:
“Babamın şehit olduğu yaştayım”
“Baba kelimesini her duyduğunuzda ya da söylediğinizde sizin hiç bilemeyeceğiniz bir anlamı ifade etmesi çok tuhaf… Öte yandan sizin için dünyadaki her şeyden daha önemli bir anlamı var bu kelimenin…”
“Bunları anlatırken ağlamamak istiyorum ama gözlerimden istemeyerek de olsa yaşlar akıyor ama şehit oğlu olmanın gurur verici duygusuyla göğsümü gere gere anlatabiliyorum.”
Aşağıda okuyacaklarınız şehit onbaşı Necdet Ayhan’ın hiç göremediği oğlu İsmail Ayhan’ın hikayesi… Bugün iletişim fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi olan İsmail, Mehmetçik Vakfı Dergisi ile hayallerini de paylaştı, babasının şehit olmadan onbeş gün önce yazdığı en son mektubu da…
“Ben 16 Şubat 1991’de Bilecik’de dünyaya geldim. Annem de babam da Bilecik Merkez’e bağlı Alpagut Köyü’nden… Babam şehit olduğunda ben henüz sekiz aylık bir bebekmişim. Ne babamın beni görmesi nasip olmuş ne de benim babamı… Kardeşim yok, tek çocuk olarak büyüdüm.
Yedi yaşıma gelene kadar annem ve anneannemle köyde büyüdüm. Beni bugünlere getiren bu iki kadın, annem Gülcan Ayhan ve anneannem Halime Çağlar benim için dünyadaki her şeyden daha önemli ve daha değerli. Canım annecim ve anneannecim bana hem anne oldular hem de babalık yaptılar.
Yedi yaşıma geldiğimde okula başlayacağım için merkeze taşındık. İlköğrenim ve liseyi Bilecik’te tamamladım. Daha sonra Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Halka İlişkiler ve Tanıtım Bölümünü kazandım. Şu anda üçüncü sınıf öğrencisiyim.
“Benim babam bu vatan için şehit oldu”
Babam, askerlik görevini jandarma onbaşı olarak Hakkâri’nin Çukurca İlçesinde Çayırlı Sınır Karakolunda yapmış. 25 Ekim 1991 Cuma günü sabaha karşı terör örgütü tarafından karakol baskını yaşanmış ve babamla birlikte on yedi arkadaşı şehit olmuş. Babamın askerliğinin bitirmesine 58 günü varmış. Babam şehit olduğunda, şu an benimle aynı yaşta 22 yaşındaydı… Bunları anlatırken ağlamamak istiyorum ama gözlerimden istemeyerek de olsa yaşlar akıyor. Ama şehit oğlu olmanın verdiği gururla göğsümü gere gere anlatabiliyorum: Benim babam bu vatan için şehit oldu!
Şehitlik herkese nasip olan bir durum değil, şehit oğlu olmak da öyle. Bu dünyaya gözlerimi açtığımda herhangi bir çocuk gibiydim, ama bir şehit oğlu olarak büyüdüm. Şehit oğlu olarak büyümek hem anlatılamayacak kadar güzel hem de o derece üzücü bir durum. Onun için bu duyguyu dile getirmek çok zor. Babanız yok, ‘baba’ kelimesinin anlamını bilmiyorsunuz ve ne acıdır ki hiçbir zaman da öğrenemeyeceksiniz… O kelimeyi her duyduğunuzda ya da söylediğinizde sizin hiç bilemeyeceğiniz bir anlamı ifade etmesi çok tuhaf… Öte yandan sizin için dünyadaki her şeyden daha önemli bir anlamı var bu kelimenin…
“Hayatınızdaki tek kahramanınız yok”
Hayata karşı farklı bakabilen ve hayatın bütün zorluklarını omuzlarında taşıyabilen olgun bir çocuk olarak doğuyor ve büyüyorsunuz. Çünkü hayatınızda size rol model olacak, size örnek alacak tek kahramanınız babanız yok! Fakat ben şuna inanıyorum; eğer Allah babanızı şehit olarak yanına almışsa, babalık duygusunu ve onun bütün özelliklerini size vermiş oluyor ve işin ilginç yanı siz de her zaman bunun farkında oluyorsunuz.
Çevremdeki insanlar şehit oğlu olduğumu duyduklarında her zaman saygıyla karşılayıp üzülmemem gerektiğini bu gururu herkesin yaşayamayacağını söylüyorlar. Ben de buna inanıyorum.
Kariyer planları…
Aslında bu konuda birden fazla olasılık var kafamda. Örneğin bir yandan halkla ilişkiler ve tanıtım olan mesleğimi yapmak istiyorum. Diğer yandan da çocukluğumdan beri gerçekleştirmek istediğim hayalimi gerçekleştirmek, subay olmak istiyorum. Onun için seneye sözleşmeli subaylık sınavlarına gireceğim. Umarım kazarım. Şimdilik ne olacağını ben de tam bilmiyorum, zaman içerisinde nerede olacağım netleşecek.
“Mehmetçik Vakfı bize hep destek oldu”
Mehmetçik Vakfı bize hep destek oldu, ben de oradan aldığım öğrenim yardımı ile Vakfı tanıyordum. Gerçi Vakfı sadece bizlere maddi anlamda destek sağlayan bir kuruluş olarak dar bir kapsamda biliyormuşum. Biliyormuşum diyorum çünkü 2012 yazında katıldığım, Mehmetçik Vakfının şehit ve gazi çocuklarını buluşturduğu gezide Vakfı gerçek anlamda tanıdım. Bu gezi sayesinde benim gibi birçok kardeşim olduğunu, Vakfın sıcak bir aile ortamının bulunduğunu öğrendim. Vakfın kafamdaki soyut halini, bu gezi ile somut hale dönüştürdüm. Benim gibi aynı durumda olan farklı alınyazılarına sahip ‘kardeşim’ dediğim dostlarımla Mehmetçik Vakfı sayesinde tanışma ve konuşma fırsatım oldu. Bunun için Mehmetçik Vakfındaki bütün ağabeylerime ablalarıma çok teşekkür ediyorum.
Vakfa yapılan bütün bağışlar, bu vatan için canı vermiş aziz şehitlerimizin ve bu vatana bedenlerinden bir parça katarak bugünlere gelmemizi sağlayan değerli gazi ağabeylerimin ailelerine ve onların evlatlarına verilmekte… Bunu herkesin bilmesini istiyorum.
Mehmetçik Vakfının kurulmasını sağlayan herkesi saygıyla anıyor ve bizim bu günlere gelmemizde çok büyük yardımları olan ve o zamandan bugüne kadar olan sürede Vakfa emeği geçenlere, en başta da değerli Mehmetçik Vakfı bağışçılarına şükranlarımı sunuyorum. Mehmetçik Vakfı ailesi ve sevgili kardeşlerim, sizleri çok seviyorum.
Babamın şehit olmadan on beş gün önce gönderdiği mektuptan…
Burası kuşların değil, kurşunların uçtuğu
Dudakların değil, silahların konuştuğu
Güllerin değil, kan ve barutun koktuğu bir bölgedir.
Bu zalim yerde kendi elinde taşıdığı sağ elindeki G-3 otomatik tüfeğiyle kendi kaderini çizen,
Katılmış olduğu operasyonlarda şeytanı kendi oyunuyla yenen,
Bölücü eşkıyanın korkunç rüyası, amansız bekçisi, güzel Türkiye’nin yılmaz bekçisi diyor ki;
“Benim üzerinde yaşadığım bu topraklarda ölmekten yana korkum yoktur. Tek korkum unutulmaktır. Ölmek unutulmak değildir. Unutulmak ölmektir.
Atılan kurşunu düğün mü sandınız? Bayrağa sarılanı gelin mi sandınız?
Her Hakkâri’ye geleni ölür mü sandınız?
Ağlamayın sevdiklerim dönerim bir gün.
Güler zalimler, ağlar garipler,
Kimler gelecek bu ocağa kimler?
Bir gün silah yerine gül tutacak bu eller…
Gülmez demeyin, gülecek bu yüzler…
Bir gün solsa da bu güller, bir sır gibi geçse de bu günler
Her gün acılar, her gün zulümler…
Bitmez demeyin bitecek bugünler.
Necdet AYHAN
Şehit Necdet AYHAN
Önceki Sonraki