"Bağışçıların sevgisini de bize iletiyorsunuz"

Selçuk Bazarcı
 

Merhaba ben Selçuk Bazarcı. Eylül 1988’de Denizli’de doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Babadağ ilçesine bağlı Kelleci Köyü’nde tamamladım. Liseyi Denizli’de yatılı okuduktan sonra Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünü kazandım. Mezun olduktan sonra vakit kaybetmeden askere gittim sonrasında Gazi Üniversitesinde yine aynı bölümde yüksek lisansa başladım. 2013 Nisan ayında “Araştırma Görevlisi” olarak Muş Alparslan Üniversitesine atandım ve şuan orada çalışmaktayım.


Henüz bir yaşımı doldurmadan önce babam Osman Bazarcı vatani görevini yapmak üzere askere gitmiş. Babamın askerliğini icra ettiği Şanlıurfa 20. Mekanize Tugayının üzerinden yüksek gerilim hattı geçmekteymiş. Bu hat üzerinde tamirat yapan görevliler, mesai saatinin dolması sebebiyle telleri tekrar gerdirmeden ve herhangi bir uyarıda bulunmadan evlerine dönmüşler. Babam da o bölgede gece nöbetini tutmak üzere görevlendirilmiş. Babamın sırtında yaklaşık üç metrelik anteni olan bir telsiz bulunmaktaymış. Babam da nöbet esnasında antenin tellere teması sonucu yüksek gerilim hattına kapılmış. 35 bin volt’luk elektrik akımı telsizin bağlı olduğu sağ kulaktan girip sol bacağı kopartarak çıkmış.


Bir süre sonra babamı olay mahallinde bulmuşlar. Hemen hastaneye oradan Diyarbakır askerî hastanesine… İlk müdahalenin ardından helikopterle Ankara Gülhane Askerî Tıp Akademisine kaldırmışlar. Yüksek elektrik akımı babamın vücudunda ciddi yanıklara neden olmuş. Bir süre komada kaldıktan sonra bu durumu, GATA’da yirmiye yakın ciddi operasyon geçireceği iki yıllık bir süreç izlemiş. Şuan çok şükür kendisi çok sağlıklı, hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok daha iyi durumda.

“Annemin hakkını ödeyemeyiz”


Bu elim olay gerçekleştiğinde annem erkek kardeşime hamileymiş. Babamın GATA’da tedavi gördüğü süreçte kardeşim dünyaya geldi. 90’lı yılların başındaki ekonomik kriz nedeniyle annem, evimizin yanındaki küçük tekstil atölyemizde babaannemlerle beraber çalışarak hem evin geçimini sağladı hem de babama refakat eden dostlarımıza ve akrabalarımıza para gönderdi.


Mahkeme sürecinin uzun sürmesi nedeniyle babamın maaşı birkaç yıl bağlanmadı. Bu sürede bizi maddi manevi ayakta tutan, gece gündüz çalışıp çocuklarını büyüten o zor dönemde en büyük direnci gösteren insan annemdir onun hakkını ödeyemeyiz. Yıllar geçtikçe biz büyüdük. Babam, sık sık Ankara’ya ve İzmir’e giderek tedavisine devam etti. Zamanla hayatımız tekrar düzene girdi 2000 yılında da küçük kardeşim dünyaya geldi.


Ailemin Mehmetçik Vakfıyla tanışması 90’lı yılların sonunda, benim ise lise yıllarında oldu. Biz belli bir yaşa geldikten sonra babam, böyle bir Vakfın olduğundan ve bizim okul masraflarımızı karşıladığından bahsetti. Doğrusunu söylemek gerekirse üniversiteye başlayana kadar yaşım küçük olduğu ve çok derinlemesine araştırmadığım için Mehmetçik Vakfının işleyişi, ne de devletten bir kuruş bile almadığına dair bir fikrim yoktu. Fakat Ege Üniversitesinde eğitim hayatıma başladığımda Mehmetçik Vakfının varlığını, gücünü ve bizler üzerindeki etkisini gerçek anlamda o zaman fark ettim.


“Vakıf yabancı bir şehirde yalnız olmadığımı hissettirdi”


İzmir’e yerleştikten sonra babamın tavsiyesiyle Vakfın İzmir Temsilciliğine ziyarete gittim. Bir gazi çocuğu olduğumu söylememin ardından, orada çalışan personelin ve komutanlarımızın beni sahiplenişi beni gerçekten çok etkilemişti. O gün yabancı bir şehirde yalnız olmadığımı bana hissettirdiler.


Beş yıllık üniversite hayatım boyunca ara ara Vakfa gittim. Bize bağış yapanlarla da tanışma, sohbet etme fırsatım oldu. Oradaki deneyimlerim, gösterilen sevgi benim geleceğe güvenle, arzuyla bakmamda çok önemlidir.


Aynı şekilde Ankara’da yüksek lisansa başladığımda da ilk işim yine Mehmetçik Vakfını ziyaret etmek oldu. Genel Müdürlük’te çok değerli insanlarla tanıştım. Her türlü sıkıntıda arkamda Mehmetçik Vakfının olduğunu bana hissettirdiler.


2012 yazında Vakfın şehit ve gazi çocuklarına yönelik her yıl düzenlediği ve o yıl dördüncüsü düzenlenen kültür gezisine, üniversite okuyan erkek kardeşimle beraber katıldık. Ankara’dan başlayan Afyon, Denizli ve son olarak Ege sahillerinde gezilip görülebilecek birçok tatil yerini kapsayan, tüm masrafların Mehmetçik Vakfı tarafından karşılandığı toplamda 99 şehit gazi çocuğunu bir araya getiren, kaynaştıran on günlük muhteşem bir tatildi. Bizimle aynı kaderi paylaşan 97 kardeşimle tanışma, birbirimizi dinleme, başka arkadaşlarımıza anlatamadığımız anılarımızı, sırlarımızı anlatma şansını yakaladık. Orada çok güzel dostluklar edindim ve birçoğuyla hâlâ görüşüyorum.


Bizlerden desteğini esirgemeyen bağışçılarımıza geldi söz… Çok değerli, vefalı ve cennetlik bağışçılarımıza tüm şehit ve gazi çocukları adına teşekkür ediyorum. Şu an bir yerlere gelmemizde onların katkısı çok büyük... Mehmetçik Vakfıyla tanıştığımdan beri, özellikle üniversite yıllarımdan itibaren maddi manevi her zaman Vakfın dolayısıyla bağışçılarımızın desteğini hep hissettim.


“Mehmetçik Vakfı bağışçıların şefkat ve sevgisini de iletiyor”


Genellikle bu tarz vakıfların en önemli eksiği, soyut bir kavram olarak algılanmasıdır. Fakat Mehmetçik Vakfı, diğerlerinden çok farklı bir konumda... Mehmetçik Vakfı, her zaman yardım alan kardeşlerimizin ihtiyaç duyduğu aile sıcaklığını onlara yansıtmaya çalışmış ve bunu başarmıştır. Mevzu gerçekten sadece para değil. Ben diğer gazi şehit çocuğu arkadaşlarla da tanıştıktan sonra buna kanaat getirdim. Mehmetçik Vakfı sadece yardım yapan bağışçılarımızın maddi varlıklarını aktarmada aracılık etmiyor, aynı zamanda onların şefkati ve sevgisini de getiriyor. Bu yüzden Vakfın bu işleyişi sağlamasında emek sarf eden herkese teşekkür ediyorum.


Son olarak Vakıftan yardım alan kardeşlerimize naçizane bir tavsiyem, bir mesajım var. Kimimiz babasız doğdu, kimimizin ise başka başka yaşamları oldu. Ama sonuçta hayat devam ediyor. Tüm bu yaşadıklarımızın sebebi güzel vatanımızı daha da güzel hale getirmek içindi. Babalarımız bunun için üstlerine düşen görevi yerine getirdiler. Bayrağı devralma sırası şu an bizde. Onların ve bize destek verenlerin emeklerini boşa çıkartmamak için çok çalışalım, ulu önder M. Kemal Atatürk’ün bize öğütlediği gibi o gücü kendimizde bulalım.

Önceki Sonraki