

Şehit Kızı Mücella ve Samsun Temsilciliğimizden Burçin ÇELİK
Mücella Şahin, 1994 doğumlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinden yeni mezun. Babası Telat ŞAHİN, Mücella henüz küçük yaştayken Şehit oluyor. Samsun Temsilciliğinden Burçin ÇELİK, “Mehmetçik Vakfı bir çınar ve bizler de onun gölgesinde yetişen çimenleriz” diyen Mücella ile duygu yüklü bir söyleşi gerçekleştirdi.
Mücella, bize kendinden bahseder misin?
Ben Mücella ŞAHİN, 10 Ocak 1994 tarihinde Gürgentepe/Ordu’da doğdum. 7’nci sınıfa kadar Ordu Kabataş Osman Özyurt İlköğretim Okulunda, ardından Fatsa Dumlupınar İlköğretim Okulunda okudum, lise hayatımı ise Fatsa Anadolu Öğretmen Lisesinde tamamladım. Akabinde hayalim olan tıp fakültesini kazandım ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinden 2019 yılı Kasım ayında mezun oldum. Şehit babamın dört çocuğundan ikincisiyim. Bir abim ve iki erkek kardeşim var. Babamı en çok görenlerden bir tanesiyim ve kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Bir diğer şanslı olduğum konu ise, güzel ve güçlü bir ailemin olmasıdır.
Babası Şehit Telat ŞAHİN ve Mücella
Bir Şehit Çocuğu olmanın yansımalarını bizimle paylaşır mısın? Neler yaşıyorsun, neler hissediyorsun?
Çocukken Şehit çocuğu olmanın ne demek olduğunu algılayamıyorsunuz. Size nasıl bir sorumluluk yüklediğini, hayatınızdan nelerin gittiğini, başka nelerin geldiğini anlayamıyorsunuz. Artık sen normal bir çocuk değil, bir Şehit çocuğusun. Baban yok, arkandaki dağ yok. Baba kavramı, bir kız çocuğu için çok önemli. Baba, kızının ilk aşkı oluyor, ilk sırdaşı, ilk arkadaşı oluyor. Benim babam da böyleydi, çok iyi bir babaydı ve çok iyi bir insandı. “Nereden biliyorsun?” derseniz, çok farklı kişilerden farklı gözlerle gördüm onu. Eş, arkadaş, evlat, baba, kardeş... Hepsinden birçok güzellikler duydum. Ondan bahsedenlerin gözlerindeki o parıltıyı, ardından da onunla daha fazla zaman geçirememiş olmalarının hüznünü gördüm aynı yüzlerde. Yanımızda olsaydı hayat bizim için bambaşka olabilirdi. Ben de ona layık bir evlat olmaya çalışıyorum. Şehit çocuğu olarak, yapmamanız gereken bir şey yaptığınızda size yakışmayacağını biliyorsunuz. O yüzden davranışlarınıza daha fazla dikkat ediyorsunuz. Onu artık davranışlarınızla, yaptıklarınızla gururlandırdığınızı düşünüyorsunuz. “Baba bak ben sınavdan 100 aldım, ya da baba bugün okulda şöyle bir şey oldu, baba hayatımda şunlar oluyor, sen de yardım et” diyemiyorsunuz. Bunları annenize ve kardeşlerinize anlatıyorsunuz ama babanızın yeri hep boş kalıyor. Onun içinde bu noktada davranışlarınız çok önemli oluyor. Artık bu anlamda insanlara da örnek olmanız gerekiyor. Annem bizi her zaman yaptıklarımızın babama, kendisine, ailemize ve birey olarak kendimize yakışması gerektiğini söyleyerek büyüttü. Babanızın Vatan için hayatını vermiş olması, bir Şehit evladı olarak size de bu ülkeyi daha iyi yerlere getirmek için sorumluluk yüklüyor, o yüzden davranışlarınızın ve düşüncelerinizin daha erken olgunlaşması gerekiyor.
TSK Mehmetçik Vakfı ile nasıl tanıştın?
Ben küçük yaşlardayken birilerinin bize yardım ettiğini biliyordum, ama onların kim olduğunu bilmiyordum. Anneme sorduğumda, babamın şehit olmasından dolayı bize yardım edildiğini söylüyordu. Ben o zamanlar “İnsanlar bize yardım ediyor, biz kötü durumdayız” diye düşünmüştüm. Öyle ya, eve ekmeği baba getirirdi ama artık o yoktu. Tabi o yaştaki bir çocuğun bunu tam anlamıyla idrak etmesini bekleyemezsiniz. Zamanla annem bize Mehmetçik Vakfı’ndan bahsettikçe durumun bununla hiçbir alakası olmadığını anlamam uzun sürmedi. Kültür gezisine katıldığım dönemde ise, Şehit ve Gazi çocukları ile tanıştım, onlar ve aileleri için Vakfın ne ifade ettiğini yaşayarak gördüm, Mehmetçik Vakfı ile tam anlamıyla o gezide tanıştım.
Şehit Kızı Mücella ve ailesi ile
Samsun Temsilciliğimizden E.Alb. Bülent UZUN ve Burçin ÇELİK
Bahsettiğin üzere, kültür gezisinde senin gibi diğer Şehit ve Gazi çocuklarıyla tanıştın. Gezi nasıl geçti, neler yaşadın, neler hissettin?
2012 yılında Mehmetçik Vakfı tarafından her yıl düzenlenen kültür gezisine ağabeyim ile birlikte davet edildik ve katıldık. O zaman ben lise son sınıfta okuyordum, ağabeyim de üniversitede okuyordu. Başımıza bir şey gelmemesi için bizi bir yere gönderirken çok nazlanan annem, “Mehmetçik Vakfı güvenebileceğiniz bir yer, onlar size her türlü sahip çıkarlar, oraya gidebilirsiniz” dedi. Benim için çok büyük bir gururdu bu, çok heyecanlandım çünkü o kadar büyük bir geziye gitme düşüncesi bile çok güzeldi. Gezi başladığında, önce Ankara’da bulunan Mehmetçik Vakfı Genel Müdürlüğüne gittik. Orada bize “Babalarımızın bu ülke için yaptıklarının hiçbir şekilde karşılığının olmadığını” anlatmışlardı. O andan sonra düşüncelerim boyut değiştirdi, sanki bir evim de orasıymış gibi hissettim. Vakıfta çalışanlar ve geziye katılan diğer Şehit ve Gazi çocukları ile tanışınca, büyük bir ailenin ferdi olduğumun farkına vardım ve şöyle düşündüm “Burada bir çınar var, biz onun gölgesinde yeşeren çimenleriz.” Farklı illerden, farklı düşüncelerden, farklı kültürlerden, acıları aynı fakat yaşama şekilleri farklı arkadaşlarım oldu gezide. Kardeş gibiydik onlarla. Bu gezinin bana çok şey kattığını ve beni büyüttüğünü, Vakfın, bir nebze olsun acılarımızı unutturmaya çalıştığını düşünüyorum. Sonuçta insanlar aileleri ile tatile çıkarlar, babaları olur yanlarında, anneleri olur, kardeşleri olur. Orada biz büyük bir aileydik. Geziden önce Şehit ve Gazi çocukları ile iletişimimiz yoktu. Geziden sonra yalnız olmadığımızı, tek olmadığımızı, benzer acıları paylaşan diğer insanların olduğunu gördüm. Örneğin, yaşadığımız yer olan Kabataş/Ordu’da başka Şehit ailesi yoktu. Gezide, Ordu’nun diğer bir ilçesi Aybastı’dan katılan Şehit çocuklarının da olduğunu görünce, “Çok yakınımda da aynı acıyı yaşayanlar var” diye düşündüm.
Tıp Fakültesi okumaya karar vermenin özel bir nedeni var mı?
Babam, Şehit olduğunda küçük yaşlarda olduğumdan hiçbir şeyin bilincinde değildim. Doktor olmayı babam için istedim. Belki de “Başka insanlar babasız kalmasın” diye düşündüm. Ben ilkokul 1’inci sınıftan beri tıp okuyacağım diyordum. Hayatımı babamı onurlandırmak ve gururlandırmak üzerine kurduğumu düşünüyorum. Annem bu konuda bana çok destek oldu. Annem benim her şeyim, onu çok mutlu etmek istiyorum. Bu süreçte anneme, kardeşlerime ve Mehmetçik Vakfı ailesine sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Her koşulda yanımda oldular ve beni bu hayalimi gerçekleştirirken hiç yalnız bırakmadılar.
Peki, biraz da gelecekle ilgili hedeflerinden bahseder misin?
Gelecekte, öncelikle ailemle mutlu ve huzurlu olmayı, hepimizin sağ ve sağlıklı olmasını diliyorum. Her ne koşulda olursa olsun babamı ve beni yetiştiren canım annemi gururlandırmak istiyorum. Aslına bakarsanız mesleğime bir üniversitede akademisyen olarak devam etmek istiyorum ancak öncelikle uzmanlığımı kazanmam gerekiyor, inşallah olur. Mutlu olabileceğim dalı seçersem daha da güzel olur diye düşünüyorum. Ağabeyim Mümin, eğitim hayatını tamamlayarak öğretmen oldu. Kardeşim İhsan, Milli Savunma Üniversitesi Hava Harp Okulu 2’nci sınıf öğrencisi, diğer kardeşim Yasin Nazım, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi 2’nci sınıf öğrencisi. Hepimiz devletimiz ve Mehmetçik Vakfı’nın desteğiyle bugünlere geldik. Ben de imkânlarım ölçüsünde benim ve kardeşlerimin bugüne gelmesinde büyük emeği olan Mehmetçik Vakfı’nın maddi ve manevi destekçisi olmak istiyorum.
Son olarak Mehmetçik Vakfı Dergisi aracılığı ile neler söylemek istersin?
Mehmetçik Vakfı büyük bir çınar, hepimizi gölgesi altına alabiliyor. Mehmetçiklerin ve ailelerinin acılarını paylaşıyor, onları birbirine bağlıyor. Bu iletişimi kurmak çok önemli. Sonuçta bir acıyı çekiyorsunuz, başka bir yerde aynı acıyı çeken başka insanlar da var, ama haberiniz yok ve kendinizi yalnız hissediyorsunuz. Vakıf, bu noktada bizi birleştiren, buluşturan bir kuvvet. Bizlerle çok ilgileniyorlar, tam bir aile gibi. Çok teşekkür ederim. Sizler gibi ilgili, yaptığı işin arkasında duran, bizlerin başarısı ile mutlu olan, başarısızlığımızla üzülen insanları bir arada görmemiştim. Yaptıklarını bir iş gibi değil de bir gönül işi gibi yapan çalışanları görmek bizi mutlu ediyor. Bizlere Mehmetçik Vakfı ailesinin bir ferdi olduğumuzu hissettiriyor. Bir acıyı paylaşabileceğim insanların olması güzel bir şey. Evet, acı asla azalmıyor ama Mehmetçik Vakfı sayesinde kendini daha iyi hissedebiliyorsun. Vakfın yardımları sayesinde bugünlere geldik. Bize çok destek oldular. Sonsuz teşekkür ediyorum. Şehit ve Gazi çocuklarına ise şunu söylemek isterim ki; asla yalnız değiller. Onların babaları Vatanımız için ya canlarını feda ettiler ya da Gazi oldular. Onlara yaraşır evlatlar olmalıyız. Onlardan aldığımız bu kutsal bayrağı; özgürce, güzel ülkemin her yerinde, bilimin ve sanatın her dalında, durmadan ve yorulmadan daha iyisini isteyerek taşımalıyız. Göğsümüzde bu gurur, damarlarımızdaki bu asil kan ile başarılarımızı bizlere en çok da emek veren ailelerimize atfederek, daha fazlasını isteyip ilerlemeliyiz. Yaşadığımız bu acı, evet kolay değil ama biz bu acıyı yalnız başına yaşamıyoruz. Hep birlikteyiz. Hep birlikte daha güzel ve güçlüyüz!
Önceki Sonraki